Taşıma hukuku en genel anlamıyla, lojistik hukuku olarak da bilinir. Hukuk dalının niteliğini ulaşım araçlarının kullanılması sonucunda ortaya çıkan taşıma şekli, ulaşım aracının türü, taşınan yükün niteliği, ortaya çıkan zararın türü gibi kriterler belirler.
Bu hukuk dalı uluslararası hukuk sigorta hukuku, borçlar hukuku, devletler hukuku, ticaret hukuku gibi birbirinden farklı pek çok hukuk dalı ile ilişkilidir. Ayrıca konunun idari boyutu olduğu için idari hukuk da direkt olarak taşıma ve lojistik hukuku ile bağlantılıdır
Bu hukuk dalında kanunlar tek bir hukuk dalında toplanmadığı için ortaya çıkan bir sorunda öncelikle olayda hangi hukuk dalının hükümlerinin geçerli olduğu anlaşılmalıdır ki sorunun çözümü de ortaya çıksın.
Taşıma hukuku yük ve yolcunun güvenli bir şeklide taşınmasını, güvenli bir taşımanın gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespitini, gerçekleşmemesi halinde çözüm üretilmesini sağlayan hukuk dalı olarak tanımlanabilir. Ulaşım araçlarının kullanılması sonucunda ortaya çıkan sorunların çözümünü arayan hukuk dalı olarak tanımlamak da mümkündür.
Taşıma araçları ile hem yük hem de yolcu taşıması yapıldığından hareketle konu iki boyutludur ama biz burada asıl olarak konunun yük taşımacılarını yani lojistikçileri ilgilendiren kısmına odaklanacağız.
Bu açıdan taşınan yükün uğradığı zararlar, bu zararların oluşmasındaki sorumlulukların kime ait olduğu, nasıl ortadan kaldırılacağı lojistik hukukunun başlıca konularıdır.
Taşıma hukukunun ilk konusu taşıyıcı ile eşya ilgilileri arasındaki menfaat dengelerinin korunmasıdır. Burada taşıyanın ve taşıtanın ayrı ayrı sorumluluğu vardır.
Çünkü bir eşya taşınırken belli başlı tehlikelere maruz kalır. Gemi ile taşma yapılıyorsa fırtına çıkabilir, gemi alabora olabilir, karo uçağı ile yapılıyorsa uçak düşebilir, kara taşıması yapılıyorsa ara bozulabilir, yük zamanında varış noktasına varamayabilir ya da çalınabilir. Taşıma hukuku doğan bu sorunların çözümünü tarafların çıkarını korumayı hedefler.
Bu açıdan bakıldığında taşıyıcı ile yükün göndericisi arasındaki menfaat ilişkileri bakımından taşıma hukuku özel hukuk dalıdır.
Taşıma hukukunun ikinci önemli konusu, taşıma sözleşmesinden doğan ihtilafların çözümünde özellikle uluslararası taşımalarda hangi ülke hukukunun uygulanacağı konusudur. Günümüzde bu sorunlar uygulamaya konulan konvansiyonlar aracılığı ile baştan çözülmeye çalışılmaktadır.
Taşıma hukukunun çözmesi gereken ana problemlerden bir diğeri de taşımanın yapılacağı araçların, taşıyıcıların, araçları kullananların, taşımanın yapılacağı ortamın, taşımada kullanılan yardımcı hizmetleri sunanların ve sunulduğu mekânların güvenli taşımanın yapılmasına uygun olması konusudur.
Konuları ve kapsama alanı açısından taşıma ve lojistik hukuku oldukça çetrefilli sorunları aşmaya çalışan bir hukuk dalı olarak gelişmektedir.
Taşıma hukuku davası, lojistik ve taşımacılık hukuku alanında ortaya çıkabilecek her türlü uyuşmazlığın çözümü için açılan davalardır. Burada yükün taşıyıcısı, yükün sahibi ya da göndericisi arasındaki ihtilaflar söz konusu olabileceği gibi uluslararası taşımalarda devletler arasında da anlaşmazlıklar söz konusu olabilir. Açılan taşıma hukuku davası bu ihtilafları ortadan kaldırıp, taşımanın sağlıklı bir şekilde yapılmasını amaçlar.
Taşıma hukuku davaları genellikle taşıma sırasında gerçekleşen olumsuzluklar üzerine açılır. Karayolu, demiryolu, hava ve deniz yolu taşımacılığı sırasında meydana gelen hukuki ihtilaflar bu davaların ana konusudur.
Yükün zamanında varış noktasına varamaması, vardığında hasarlı olması ya da zarar görmüş olması, kaybolması, çalınması vb. gibi, taşıma sırasında olabilecek tüm olumsuzluklar bu kapsama girer. Davalar taşıma sonucu ortaya çıkan her türlü maddi ve manevi zararların tazminini de hedefler.
Uluslararası taşımalar söz konusu ise taşımanın yapıldığı ülkeler arasındaki sorunların çözümünde de taşıma hukuku davaları açılır.
Dünya yük taşımacılığının önemli bir kısmı denizyolu ile yani gemilerle gerçekleştirilmektedir. Dünya ticaretinde yük taşımalarının yüzde 70’ine yakını deniz yolu le yapıldığı için deniz taşıma hukuku oldukça önemli bir hukuk dalıdır. Deniz üzerinden gerçekleştirilen ticari faaliyetlerin düzenlenmesini ele alır.
Limandan limana yapılan bu taşımalarda taşıyan ve taşıtan arasında yaşanan ihtilaflar deniz taşıma hukukunun konusudur.
Deniz taşıma hukukunda taşımanın yapıldığı ülkenin hukuk sistemi çok önemlidir. Bu konuda bilgi sahibi olunması sorunların daha kolay çözümünde etkilidir.
Deniz taşıma hukukunda ayrıca, gemi kiralama ve satış sözleşmelerinin hazırlanması, mücbir sebep riskleri, teminat verilmesi, nakliye anlaşmaları ve müvekkilleri ulusal ve uluslararası mevzuatlara uyumu konusunda da hukuki destek ve danışmanlık hizmetleri de verilir.
Kara taşıma hukuku, yurtiçi ve yurtdışı karayolu taşımacılığı ile ilgili olarak tüm zarar, hasar, kayıp, temerrüt gibi konuları içerir. Bu konularda hem dava, hem arabuluculuk ve her türlü yük anlaşmazlığı hakkında hukuki danışmanlık da kara taşıma hukukunun alanına girer.
Kara taşıma hukuku asıl olarak karayolları üzerinde yapılan taşımaları kapsar.
Türkiye’de 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ve yönetmeliği kara taşıma hukukunu düzenleyen kurallar bütünüdür.
Uluslararası taşımalarda ise CMR konvansiyonu baz alınır. Bu konvansiyon uluslararası karayolu taşımacılığında koşulları standardize ederek taşıyıcının sorumluluklarını belirleyen bir sözleşmedir.
Kara taşıma hukukunda kuralların büyük kısmı, taşıma sözleşmelerinin uygulanması üzerinedir.
Hava yolu ile yapılan yük ve yolcu ile ilgili düzenlemelerin yapıldığı hukuk dalıdır. Hem uluslararası hem de ulusal boyutu vardır.
Hava araçları ile taşınma esnasında yükün hasar görmesi durumunda, hava taşıma davaları açılmaktadır. Bu davalar genel olarak taşıma sözleşmesinin ihlalinden kaynaklanmaktadır.
Açılan davalar genellikle tazminat davalarıdır. Davada, davacı zarar gören, kaybolan vb. yüklerin değerinin tazmin edilmesini talep eder.
Hava taşımacılığını ulusal sınırlarda Sivil Havacılık Kanunu düzenler. Uluslararası taşımalar ise Varşova ve Montreal Konvansiyonları kapsamında yapılır.
Uluslararası taşımacılık bir ülkeden diğer ülkeye yük veya eşya veya yolcu taşınmasını ifade eder. Bu konuda her ülkenin normları farklı olduğu için ihtilafların çokça yaşandığı bir alandır.
Karayolu, demir yolu ya da hava yolunun ya da hepsinin birbirine entegre şekilde kullanıldığı uluslararası taşımacılıkta mutlaka sözleşme yapılması gerekmektedir.
Bu sözleşme taşıyıcı ve gönderici arasında yapılır. Sözleşmede taşınacak malın adedi, ağırlığı, araçla ilgili bilgiler, yükleme ve boşaltma yerleri, kaç güne teslim edileceği gibi ayrıntılar yer almaktadır. Sözleşmeye uyulması ihtilafların da azalmasını sağlamaktadır.
Taşıma hukuku avukatı bu alanda çıkan sorunların çözümünde lojistik şirketlerine destek olurken, sorun yaşanmaması için danışmanlık hizmeti de verir.
Demiryolu taşıma modları arasında hem ucuz hem de çevreci olması açısından tercih edilen bir yoldur. Ancak doğaldır ki bu taşıma modunun daha yoğun kullanılabilmesi için demiryolu altyapısının kurulmuş olması gerekmektedir.
Demiryolu ile de hem yurt içi hem de yurt dışı yük taşımaları yapılmaktadır. Demiryolu taşıma hukuku bu taşımaları düzenleyen, olası sorunların doğmasını engelleyen, sorun çıktığında da yasal yollarla çözüm bulan hukuk dalıdır.
Özellikle uluslararası taşımalarda farklı ülkelerin farklı yasaları olması, uluslararası konvansiyonların devrede olması gibi nedenlerle uzmanlık isteyen bir daldır.
Taşıma sözleşmeleri imzalayan her iki tarafa da borçlar yükleyen ivazlı sözleşme örneklerindendir.
Taşıyıcı, sözleşmeyle eşyayı varış noktasına zamanında ve hasarsız götürmeyi taahhüt ederken, gönderen kişi ya da kurum da bu iş için ücret ödemeyi kabul eder.
Sözleşmede taşınacak malın adedi, ağırlığı, araçla ilgili bilgiler, yükleme ve boşaltma yerleri, kaç güne teslim edileceği gibi konular en ince ayrıntısına kadar yer almaktadır.
Lojistik ve dış ticarette taraflar arasında imzalanan sözleşme taşımayı düzenleyen bir belge olması itibariyle son derece önemlidir. Sözleşme ile doğabilecek sorunlar baştan önlenir.
Sözleşmelerde bulunması gereken maddeler ise şöyledir:
Ayrıca sözleşmeye tarafların istediği başka maddeler de konulabilir.
Geniş kapsamlı olmasının yanı sıra farklı hukuk disiplinlerinin beraber çalışmasını gerektiren taşıma hukuku davalarınız için İstanbul’da konusunda uzman taşıma hukuku avukatı ihtiyacınız olabilir.
Zira İstanbul hali hazırda Türkiye’nin ticaretinin lokomotif kentidir. Hem yurt içi hem de yurt dışı taşımaların büyük çoğunluğu da ticaretin kalbinin attığı İstanbul’dan gerçekleştirilmektedir.
İstanbul taşıma hukuku avukatı, ihtiyacınız olması hainde taşıma sözleşmelerinin düzenlenmesi, ihtilafların ortadan kaldırılması, yaşanacak sorunların hukuki olarak çözülmesi ya da mahkemeye taşınmasında en büyük yardımcınız olacak ve uzmanlığını sorunlarınızın çözümü için kullanacaktır.
İdari hukuk, ceza hukuku, uluslararası hukuk, sigorta hukuku gibi farklı hukuk dallarıyla yakından ilişkili olan taşıma hukukunda hukuki danışmanlık oldukça önemlidir.
Kişilerin karşı karşıya kaldıkları hak ihlallerinde konusunun uzmanı bir avukata danışması, izlenecek yol hakkında ayrıntılı ve doğru bilgi alması hukuki danışmanlık kavramını ortaya çıkarır.
Avukat burada hukuki danışman olarak önce mevcut durumun analizini yapar. Olasılıkları gözden geçirir. Bu olasılıklar izinde ortaya çıkabilecek farklı senaryoları değerlendirir ve danışanına bu yönde bilgi verir. Bu açıdan hukuki danışmanlık öncelikle mağduriyeti önleyici bir hizmettir. Danışan kişi, sorunu ile ilgili en doğru bilgiyi alırken çözüm yolu hakkında da bilgilenir.
Hukuki danışman örneğin, taşınan yükün çalınası ya da hasar görmesi durumunda izlenecek yol hakkında göndericiye bilgi verir. Mağduriyetin önlenmesi için izlenecek yol haritasını çizer.
Yol haritasının iki seçeneği vardır ya arabulucu ile uzlaşılır ya da dava yolu seçilir.
Bu noktada avukat önce danışman olarak bir rol oynar, sürecin devamında dava açılması söz konusu ise bu kez avukat cübbesini giyerek hak aranmasına yardımcı olur.
Taşıma hukuku alanında her türlü sorununuzda hukuki danışmanlık hizmeti vermekteyiz. Her türlü sorununuz için bize başvurabilirsiniz.
Taşıma hukuku tüm diğer hukuk dallarında olduğu gibi aslında bir süreç yönetimidir. Davacı ve avukat bu süreci birlikte yönetir. Süreç şikayetin ortaya çıkması ile başlar.
Örneğin zamanında yola çıkmayan bir TIR, gemi ya da tren nedeniyle yükü zamanından yerine ulaşamayan bir kişi ya da kurum dava açmak isteyebilir. Bunun için bir taşıma hukuku avukatına başvurur. Süreç böylece başlamış olur.
Taşımayı üstlenen ve bunun için sözleşme imzalayan karşı taraf ile ya arabulucu ile anlaşmak ister ya da dava yolu ile zararının tazminini. Avukatı bu noktada yol göstericidir ve şikayetin ortaya çıkışından davanın sona erişine kadar olan bütün süreci müvekkili adına yönetir.
Bu noktada önemli olan zaman aşımı ve varsa hak düşürücü süreye dikkat etmektir ki süreci yöneten avukatın ilk dikkat edeceği konu da bu iki husustur. Avukat, süreç içinde mahkeme tarafından delillerin sunulması için verilen süreyi takip ederek delillerin bu süre içinde verilmesini de sağlar.
Taşıma hukuku alanında karşınıza çıkabilecek sorunların çözümü için ihtiyacınız olduğu zaman bize ulaşabilirsiniz. Her türlü davanın görülmesi, sürecin yönetimi, uyuşmazlıkların ortadan kaldırılması veya dava açılması gibi konularda hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmetimizle yanınızdayız. Konusunda deneyimli ve uzman avukatlarımıza başvurabilirsiniz.
Avukatlık ücreti iki şekilde belirlenebilir;
Taraflar arasında (avukat ve müvekkil arasında) serbest bir şekilde düzenlenebilir. Bunun için avukatlık ücret sözleşmesi imzalanır. Bu tür sözleşmelerle belirlenen ücrette de yasal sınırlamalar bulunmaktadır. Serbest şekilde düzenlenen ücret sözleşmesiyle belirlenecek ücret, Asgari Ücret Tarifesinden az, dava değerinin yüzde 25’ini aşamaz.
Avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu veya taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı yahut ücret sözleşmesinin belirgin olmadığı veya tartışmalı olduğu veya ücret sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün geçersiz sayıldığı hallerde; değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilâmın kesinleştiği tarihteki dava konusu değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir. Değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde ise avukatlık asgari ücret tarifesi uygulanır.
Taşıma ve lojistik hukukunda çoğunlukla davacı ile avukat arasındaki göre avukatın alacağı ücret belirlenir.